Boşanma - Kürtaja Kadının Hastanede Onay Vermesi Baskı Olmadığı Anlamına Gelmediği - Özgüvensiz Demek

Yargıtay Kararı

2. Hukuk Dairesi         2024/1179 E.  ,  2024/8898 K.

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2576 E., 2023/2028 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Dörtyol Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/352 E., 2021/509 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin evliliğin ilk günlerinden bu yana psikolojik şiddet uyguladığını, agrasif inatçı bir kişiliğinin olduğunu, müvekkiline sürekli neredeydin diye ithamda bulunduğunu, aşırı kıskanç olduğunu, mesajlarını kontrol ettiğini, evlenmeden önce bir çok söz verdiğini, ileride namus dışında senden ayrılmam dediğini ancak evlendikleri ilk günden beri boşanalım dediğini, müvekkiline karşı ayrılalım seni de sevmiyorum öğretmensin diye evlendim, çocuğunu da sevmiyorum dediğini, yanıma yakışmıyorsun şeklinde aşağılayıcı ve onur kırıcı sözler sarf ettiğini, müvekkilinin vajinamus tedavisi olarak hamile kaldığını, erkeğin ikinci çocuğu zorla aldırdığını, ortak çocuk ...'in yanağını ısırarak morarttığını, fiziksel şiddet uyguladığını, cinsel konularda çevreye kadın ile ilgili olumsuz sözler söylediğini, Hepatit B bağışıklığını nereden kazandığı konusunda imalı sözler söylediğini, hakaret ve iftira attığını bu sebeple tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, velayetin anneye verilmesine, ortak çocuk içim ileride iştirak nafakasına çevrilmek üzere 2.000,00 TL tedbir nafakasına her yıl enflasyon oranında arttırılmasına, 100.000,00 TL maddi tazminat, 100.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacının vajinamus rahatsızlığı sebebiyle tedaviden ve ailesine söylemekten evliliğin ilk zamanlarında kaçındığı, davacının ve babasının hakaret ve tehdit ettiğini, öldürmekle tehdit ettiğini, evlilik birliği içerisinde alınmış olan aracın kadının ve babasının zoruyla elinden alındığını, bu olay sebebiyle fiziksel şiddet gördüğünü beyan ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, karşı tarafın taleplerinin reddine, 20.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin kadını sevmediği, gerizekalı, özgüvensiz dediği, kadının ailesinin erkeğin üzerinde bulunan aracı zor kullanarak aldıkları; kadın erkeğin zoruyla kürtaj olduğunu ifade etmiş olsa da tanıklardan ... K. ve ... K. çocuğun zorla alındığını, tanık ... S. ise tarafların ayrılmayı düşündükleri için çocuğu aldırdıkları beyan ettikleri, tanık beyanları arasında çelişki olduğu, Özel Meydan Hastanesi'nden gelen müzekkere cevabında kürtaj işlemi için kadının onay verdiğine ilişkin imzası görüldüğünden bu hususta erkeğe kusur yüklenemeyeceği, her iki tarafın eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve aylık 700,00 TL iştirak nafakasına, nafakaya her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırım yapılmasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine, kadının 3 aylık maaşının havalesi için istediği maddi tazminat talebinin ispatlanamaması sebebiyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesinin hatalı yapıldığını, erkeğin müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, müvekkiline ikinci çocuğunu zorla aldırdığını, bu iddialarını ispatlamalarına rağmen erkeğe kusur olarak yüklenmediğini, erkeğin davası yönünden ise davanın kabulü kararının hatalı olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, barışmadan önceki olayların kadına kusur olarak yüklenemeyeceğini, her iki tarafın da öğretmen olduğunu, iştirak nafakası miktarının çok düşük olduğunu, maddi tazminat talepleri yönünden ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, ileri sürerek kusur belirlemesi, erkeğin davasını kabulü, reddedilen tazminat talepleri, iştirak nafakasının miktarı ve reddedilen 3 aylık maaş havalesi talebi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemeden baba ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin Ağustos ayında kurulmasına istemelerine rağmen Temmuz ayı için kişisel ilişki kurulduğunu, bu hususun düzeltilmesi gerektiğini, iştirak nafakası miktarının fazla olduğunu, karşı davaları yönünden kusur belirlemesinin hatalı yapılması sonucu maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verildiğini, bu kararın hatalı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kişisel ilişki, iştirak nafakasının miktarı, reddedilen tazminat taelpleri yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar İlk Derece Mahkemesi tarafından boşanmaya neden olan olaylarda taraflar eşit kusurlu kabul edilmek suretiyle her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de, dinlenen tanık beyanları ve toplanan delillere göre erkeğin kadına öz güvensiz olduğunu söyleme, geri zekalı diyerek hakaret etme, sevmediğini söyleme kusurlarının yanında ikinci çocuklarının hamileliği sırasında kadını kürtaj oması konusunda baskı kurduğu, bu hususun dinlenen tanık beyanları ile sabit olduğu, kadının hastane evraklarında imzasının bulunmasının baskı kurulmadığı anlamına gelmeyeceği, erkeğe kadına kürtaj olması konusunda baskı kurma vakıasının da yüklenmesinin gerekeceği, kadına kusur olarak yüklenen ailesinin, erkeğin üzerinde bulunan aracı zor kullanarak alma kusuru yüklenmiş ise de bu durumun hatalı olduğu, bu olaydan sonra tarafların birarada yaşamaya devam ettikleri, kadının ikinci çocuğa hamile kaldığı, kaldı ki kadının ailesinin erkeğin iş yerine gelerek bu konuda erkeği zorlamalarının kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, bu nedenlerle boşanmaya neden olan olaylarda "kadını sevmediğini, öz güvensiz olduğunu söyleyen geri zekalı diyerek hakaret eden, ayrılmayı düşünmesi nedeniyle kürtaj olması konusunda baskı kuran" erkeğin tam kusurlu, kadının ise kusursuz olduğunun anlaşıldığı, bu nedenlerle, karşı davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği, tarafların tespit edilen kusur durumu, ekonomik ve sosyal durumları, kadının mevcut ve beklenen menfaatlerinin kapsamı ile erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu dikkate alındığında, kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin gerekeceği, yine ortak çocuğun yaşı, eğitim durumu, ülkenin geçim şartları, paranın satın alma gücü dikkate alındığında ortak çocuk yararına bağlanan iştirak nafakası miktarının düşük olduğu, kadının 3 aylık maaşının erkeğe verilmesine ilişkin maddi tazminat talebi konusunda harcı yatırılarak açılmış bir davası bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi gerekirken kesin hüküm oluşturacak şekilde bu talebin reddine karar verilmesi hatalı olduğu, Mahkemece baba ile çocuk arasında kurulan kişisel ilişkinin usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, iştirak nafakası miktarı, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi, 3 aylık maaşla ilgili olarak diğer maddi tazminat talepleri yönünden ret kararı verilmesi yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle erkeğin tam kusurlu olduğunun tespitine, erkeğin davasının reddine, ortak çocuk için aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasına, hüküm altına alınan bu nafakanın kararın kesinleşmesinden sonra her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, kadın için 70.000,00 TL maddi tazminat ile 60.000,00 TL manevi tazminata, kadının 3 aylık maaşının erkeğe havalesine dair maddi tazminat talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi, reddedilen davası, iştirak nafakasının miktarı, kadın için hükmedilen tazminatlar, kişisel ilişki yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların davalarının kabulünün gerekip gerekmediği, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.